5 Şubat 2017 Pazar

Suç ve Ceza Kitap Yorumu/FYODOR DOSTOYEVSKİ📚



Merhaba Arkadaşlar,
Suç ve Ceza uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı.Okumak için tatil zamanını seçtim.Size de kafanızın rahat olduğu bir zamanda okumanızı tavsiye ederim.683 sayfalık kitabı hiç sıkılmadan hayranlıkla okuduğumu söyleyebilirim.

Gerek oluşturulan her bir karakterin sağlamlığı,gerek konusu beni ayrı ayrı etkiledi.Ana karakter Raskolnikov şu zamana kadar en etkilendiğim karakter oldu.İlk kez 1886 yılında yayımlanan kitap sadece yayımlandığı dönem de değil günümüze kadar önemini kaybetmemiş bir başyapıt.Yazar betimlemelerle yazıldığı dönemin Rusya'sını,Petersburg'u çok başarılı bir şekilde aktarıyor bizlere.Sanki oradaymışcasına yaşıyoruz biz de olayları.

Şehrin iğrençlikleri,ekonomik zorluklar,ailesinin arkadaşlarının beklentileri Raskolnikov'a yapısı gereği,farklı düşündüğü için farklı şeyler yaptırır.Kendisini farklı düşüncelerinden dolayı bir dahi yerine koyar sürekli.“Hırsızlık ve cinayet gibi suçlar, yüce amaçlarla işlenmesi durumunda cezasız kalabilir ve vicdanın yükünden kurtulabilir mi? ,İyilik yapmak kötülükten geçiyorsa buna iyilik denebilir mi?” gibi sorulara cevaplar aranmaktadır kitapta.İnsan toplumu olduğu gibi kabul eder ya da idealist bir düşünce geliştirerek toplumu değiştirmeye çalışır.ya da toplumun törelerine ve hukukuna karşı gelerek suç işler.
Raskolnikov acılarına,sıkıntılarına dünyaya zararlı olduğunu düşündüğü bir insanı öldürerek son vermeye çalışır. Raskolnikov'a göre kötü bir insanın yanında masum bir insanın ölmesi de önemli değildir. Raskolnikov'un düşünceleri,psikolojisi,ruh hali beni epey düşündürdü.
Raskolnikov'un yaşadığı her şeyi ben de yaşadım,hissettim diyebilirim.

Yazıldığı dönem büyük bir yankı uyandırmış Suç ve Ceza,karakterin gerçekçiliği herkesi etkilemiş hatta bununla ilgili bir de rivayet vardır; Suç ve Ceza yayınladıktan sonra, Petersburg savcısı yazar hakkında dava açar. Gerekçesi ise şöyledir: " Bir caninin ruhsal durumunu bu kadar gerçekçi ve ayrıntılı anlatan bir kişinin geçmişinde kesinlikle bir cinayet saklıdır. " 

Fransız yazar ve filozof Albert Camus; " Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra, ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme ihtimalimi ölçüp tarttım " der. 


Herkese tavsiye edeceğim,çok etkilendiğim bir klasik.Zaman vererek sindire sindire okunması gerektiği düşüncesindeyim.Bol bol düşünmeye sevk eden ve bir dönemin sıkıntılarını aktaran bu eseri şiddetle tavsiye ederim.

HERKESE KEYİFLİ OKUMALAR:)

ALINTILAR:




*''Hem böyle yapıyorum hem de yaptıklarımdan korkuyorum.'' diye düşündü. ''Hım...Evet, her şey insanın elindedir. Fakat insan korkaklığı yüzünden çok şeyi kaybedebilir. Gerçek bu. İnsanların en çok neden korktuklarını bilmek isterdim. Onları en çok korkutan şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemek...''


*Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşlukta erdem değildir kesinlikle.Fakat sefalet ayıptır.İnsan yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruya bilir.Fakat, sefalete düşünce asla...Bir kimseyi sopa ile toplumun dışına atamazlar, daha da alçatmak için süpürürler.Doğrudur da...Çünkü sefalete düşünce kendimi ilk suçlayacak benimdir.İnsan kendi yüzünden meyhaneye düşer.


*“Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 

*‘Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmamda gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir.’ Yeter ki yaşasam, sırf yaşasam! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasam!”


*Sarayından çık, kenar mahallelerde şöyle bir dolaş. Gör ne sefalet, ne çirkinlikler var! Köpeklerle insanlar yan yana yatıyorlar!.. Bir lokma ekmek için namuslar satılıyor.


*"Aptal kadındır. Tıpkı benim gibi. İyi ama, biz aptalız da sen sanki akıllı mısın? Bütün gün çuval gibi yatıp duruyorsun. Eskiden çocuklara ders vermeye gittiğini sö‚ylerdin, şimdi neden hi…çbir şey yapmıyorsun?" Raskolnikov sert bir sesle ve isteksizce:
"Yapıyorum..." dedi.
"Ne yapıyorsun?"
"İş..."
"Ne işi?"
Delikanlı bir süre sustuktan sonra ciddi bir sesle:
"Düşünüyorum", dedi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder