5 Kasım 2016 Cumartesi

Sinek Isırıklarının Müellifi Kitap Yorumu/BARIŞ BIÇAKÇI📚



"Raflarda dizili kitapların önünde yeni bir dünyanın kapılarını açacağını seziyor,hemen sonra bu kapıların hepsini,bütün kitapları okursa açılacağını düşünüp ürküyordu kitaplardan."

Merhaba arkadaşlar,
Okuduğum ilk Barış Bıçakçı kitabıydı Sinek Isırıklarının Müellifi.Yoruma bu alıntıyla başlamamın sebebi en çok etkilendiğim ve beni en çok düşünmeye sevk eden yerlerden birinin olması.
Zaman zaman okuyacağım kitapların listesini yaparım,işin içinden çıkamam.O kadar çok okunması gereken kitap vardır ki kendimi yetersiz hissederim.Burda da yazar tam olarak hissettiğim şeyi vurgulamış.
Kitapta bu şekilde etkilendiğim yerler oldu.

"'Otuz beş yaşında mühendisliği bıraktı ve kendini edebiyata verdi.'cümlesinin biyografimde güzel duracağını düşündüğüm için işimden istifa ettim." diyor Cemil.
Yazdığı kitabı yayınevine verdikten sonra geridönüş bekleyen Cemil'in toplu konuttaki yaşamına tanıklık ediyoruz.Zaman zaman geçmişe dönüyoruz.Hayalinde editörle yaptığı konuşmalarına,iç dünyasına eşlik ediyoruz.Bir okur olarak edebiyatla uğraşan kişilerin bu kitaptan daha fazla etkileneceğini düşünüyorum.Bende biraz karmaşa yarattı.Yayınevinden gelen cevapla kitap bitiyor.Cemil toplu konuttaki yaşamına kaldığı yerden devam ediyor.
Ankaralı arkadaşlarımızın da ayrı bir zevkle okuyacağını düşünüyorum.
Ben de karmaşık duygular yaratan,düşündüren bir kitap oldu.Farklı şeyler denemek isteyenlere tavsiyemdir. :)



 "Edebiyat okurları aslında okudukları her kitapta insanı muayene ve ameliyat eder. Bu yolla edindikleri bilgi, görgü, yaşayarak elde edilmeyecek kadar büyüktür ve insana dair her şeyi anlar, sahiden anlarlar."

"Yaşamak bu evde hep eksik kalıyordu;elli dört metrekare içinde Cemil'in yetişemediği,tamamlayamadığı şeyler vardı.Sessizlikler vardı.Hissettiği şeyi tam o anda söyleyememiş Cemil'in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler,yutkunmalar ve toz."

"Halbuki sızıntı hep vardır,ip gibi,yaşadıklarımızdan,okuduğumuz kitaplardan,seyrettiğimiz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır."

"Bir:Yoksunluk ve özlem bizi zinde tutuyor,zamanın dışında tutuyor.İki:Arzularımızı doyurmak bizi pelteleştiriyor,zamanın içine atıyor."

""En başa dönmek mümkün;Nazlı'yla Cemil en genç ve en çıplak halleriyle uzak bir sahilde bekliyorlar."Cemil o uzak sahile gittiğinde,orada kendisini ve Nazlı'yı değil,hayatın gerçeklerini buluyor:başka genç kadınlar ve genç erkekler.Arzunun yeni hükumdarları."

"Ben doğru düzgün konuşamadığım,konuşmaktan tat almadığım birine aşık olamam.Konuşmak içinde ortak bir dil,ortak bir duyarlılık gerekir değil mi?Ortak dili bulmanın zorluğundan söz ediyorum.Kibir değil bu!"