30 Ekim 2016 Pazar

Atları Bağayın Geceyi Burada Geçireceğiz Kitap Yorumu/MELİSA KESMEZ📚



Merhaba Arkadaşlar,
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz,Melisa Kesmez'in ilk kitabı.İki kitabı var.İkinci kitabı geçen sene bu aylarda çıkmış.Bazen Bahar,bu kitabını da en kısa zamanda alıp,okumak istiyorum.

Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz 25 kısa hikayeden oluşuyor.Her insanın kendinden bir şeyler bulabileceği kısacık,insanı düşündüren,en önemlisi hissettiren hikayelerdi benim duygularıma göre.Genellikle kadın karakterler,birinde ana karakter erkekti,hakimdi.Yaşanmışlık,buram buram hüzün,rakı sofraları,sigaralar her hikayede bunlar vardı.Gezi olaylarına da taraflı olarak değinilmişti.Bana göre gereksiz bir ayrıntıydı ama saygı duyuyorum.✌🏻️ Hikaye türünü pek sevmiyordum.Ama bu kitapta bazen kendimi,bazen yakınımda ki insanların hayatlarını,duyduğum hayat hikayelerini okuyormuş gibi hissettim. Güzel zaman geçirdim bu kitabı okurken,hikaye severlere tavsiyemdir.Sevmeyenler de kesinlikle bir şans vermeli.

Alıntı Köşesi;

*"Gizliden gizliye seviyoruz üzülmeyi.Yeni mektuplar yazacak malzemeyi sağlıyor bize üzülmek.Genç Werther görse acır halimize."

En sevdiğim hikayelerden biri;Bir dost'dan


*"Sabah çayın altının yakılmasıyla hayat başlar,akşam çayın söndürülmesiyle günün bittiği haber verilirdi."

29 Ekim 2016 Cumartesi

Posta Kutusundaki Mızıka Kitap Yorumu/A.ALİ URAL📚


Merhaba Sevgili Dostlar🙋🏻 Konsepte uyduralım bugün.Posta Kutusundaki Mızıka bitti.Ali Ural tüm insanlığa ithafen,'Sevgili Dost' diye başlayan 61 mektup yazmış.Her kelimesi yüreğe dokunan,altı çizilesi cümleler.. O kadar iyi geldi ki bu kitap,herkese tavsiye ederim.Kitapta birçok önemli yazarlardan,şairlerden alıntılar var.Mektuplara harmanlanmış bu alıntılar.Mektubun geçmişiyle başlıyor,her türden nasihatlarla devam ediyor.Başucu kitabı gibi,bu ilk okuyuşum olmayacak.Ali Ural Arka Kapakta yazmaya başladı,biliyorsunuz.Ekim ayı yazısı yine yazarlar ve alıntılarla harmanlanmış bir yazıydı.Bir hayli bilgilendiriciydi benim açımdan,bir takım araştırmalar ve kitap adları edindim.Ali Ural sevdiğim yazarlar arasında yerini aldı.Diğer kitaplarına da en kısa zamanda göz atacağım.


ALINTI KÖŞESİ;


*"Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?"

*"Sevgili Dost, Kim kazandı? Hepsinden hızlı koşan mı?Çıtayı düşürmeden sıçrayan mı?Kelebek gibi kaçıp arı gibi sokan mı? Kim kazandı? Sonbahara kadar sınavlara çalışan mı?Yürüyenin elinden çantayı kapıp kaçan mı?Güzellik yarışmasında "Kraliçe" olan mı? Kim kazandı? Yüzlerce kiloyu kaldıran mı?Yüzlerce kişiyi güldüren mi?İlk defa yüzerek Manş'ı geçen mi? Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima'ya atan mı?Everest'in tepesine ilk kez varan mı?Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Kim kazandı? Kitapları milyonlarca satan mı?Kafasıyla mermerleri kıran mı?Sesiyle dünyayı ayağa kaldıran mı? Kim kazandı? İhaleyi aslanın ağzından kapan mı?Kepçeyi elinden bırakmayan mı?Atlı mı kazandı,yoksa yayan mı? Kim kazandı? İspanyollar mı,Kızılderililer mi?Hitler mi,Yahudiler mi?Beyazlar mı,zenciler mi? Kim kazandı? Kosovalılar mı,Sırplar mı?Maviler mi,Yeşiller mi?Kuzular mı,kurtlar mı? Kim kazandı? Odunlar mı,küller mi?Terziler mi,kumaşlar mı?Avcılar mı,kuşlar mı? Kim kazandı? Gülleler mi,surlar mı?Salonlar mı,kırlar mı?Değnekler mi,körler mi? Kim kazandı? Diriler mi ölüler mi?Çobanlar mı,sürüler mi?Efendiler mi,köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti.Ölüm kazandı.Mezar taşlarına "Huve'l Baki" kazındı."


*"Eğer yeryüzündeki bütün elleri bir masanın üzerine koysalar, elini bulabilirdim onların içinden."


*"Sevgili Dost,
Birbirimizi tanımak için neyi bekliyoruz?
Birbirimizi anlamak için neyi bekliyoruz?
Birbirimize anlatmak için neyi bekliyoruz?
Bak ne diyor Rousseau: ”Dostumuzu tanıyabilmek için büyük hadiseleri bekleyeceğiz; o zaman da iş işten geçmiş olacak; çünkü onu tanımak zaten bu hadiseler için lâzımdı.
Sevgili Dost,
Sen lâzımsın bana ve önemlisin hadiselerden. Çünkü büyük bir olaydır dostluk.
Çok büyük."

*"Sevgili Dost, 
Bir şehrin en güvenilir yeri,demek sence kütüphanelerdir. Çünkü kitaplar seslerini yükseltmezler."

*"Sevgili Dost,
Herkesin seviyormuş gibi yaptığı, ancak sevginin ne olduğunu pek az kimsenin bildiği bir zamanda yaşıyoruz. Belki de bütün zamanlar böyledi."

*"Ne güzel "Allah en büyüktür" sözü."

25 Ekim 2016 Salı

Beyoğlu Sahaf Festivali 2016




Merhaba arkadaşlar bugün taksim meydanında düzenlenen sahaf festivaline denk geldim.Daha önce Beyoğlu Sahaf Festivalini duymuştum fakat tarihlerini bilmiyordum.Güzel bir denk geliş oldu benim için.24 Ekim ve 6 Kasım tarihleri arasında düzenleniyormuş.Taksim,okuluma yakın oduğu için bu ilk uğrayışım olmaz. :) Sahaf severlerin kesinlikle uğramasını tavsiye ederim.Sabah ilk açılış saatlerine denk geldiğim için çok sakindi ve güzel kitaplar vardı.Kitaplar arasında zaman geçirirken,güzel müzikler de size eşlik edecek.Gelelim aldıklarıma;


Salah Birsel'in Sel yayınlarından çıkan Dört Köşeli Bir Üçgen(roman) ve Nezleli Karga(deneme) adlı kitaplarının ikisini 6 tlye aldım.:)) 
Yine Sel yayınlarından çıkan Melisa Kesmez'in Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz(öykü) kitabını uzun zamandır almak istiyordum 5 tlye bulunca hemen aldım. 
Son olarak İş Bankası Kültür yayınlarından çıkan Sineklerin Tanrısı'nı 5 tlye bulunca hemen aldım. Sahafları çok seviyorum..Çok uygun fiyata kitaplar bulabilmek mümkün.Öğrenci bütcesi gereği bu kadar alabildim.Umarım yine uğrayıp başka kitaplar da alabilirim. :)

22 Ekim 2016 Cumartesi

Ölü Zaman Gezginleri Kitap Yorumu/HASAN ALİ TOPTAŞ📚



"Kaldı ki,kendi kendime açıklama yapsam bile,hangi kendime yapacaktım?Masanın birinde genç,birindeyse yaşlı ve yorgundum.Ben bana,ben bana bakıyordum.Daha sonra,bu bakışım sırasında,ayrı zamanların çalışmasından apayrı bir zaman mı doğdu pek bilemiyorum ama,birdenbire kendimle göz göze geldim."

Merhaba arkadaşlar🙋🏻
Sonunda Hasan Ali Toptaş ile tanıştım.Çok ilginç,değişik bir dili var yazarın.Ölü Zaman Gezginleri 16 kısa hikayeden oluşuyor.Hikayeler çok akıcı fakat değişik dili dolayısıyla anlamakta ve adapte olmakta zorlandım.Değişik bir tat,değişik bir his uyandırdı.Çok güzel cümleler alıntıladım.
Yine de hikaye türüyle başlamakta hata yaptım sanırım.En yakın zamanda Gölgesizler okuma listemde✌🏻

"Metinleri varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan,sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya,yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar.. Yazma serüvenini "hayatı kelime kelime genişletmek" olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş,metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek,dışarıyla içerinin,görünenle iç dünyanın,gerçeklikle rüyaların,somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu.Tam bir yazı ustalığıyla,Türkçe'nin imkanlarını sonuna kadar zorlayarak,edebiyatın büyülü dünyasına kapılar açarak.."

*"..Peşimizde,her şeyi kendi akışına bırakmamızı ve hiç konuşmamamızı söyleyen,bizden daha büyük,bizden daha güçlü bir şey vardı sanki.."
*"..Oda sözcüğünün yalnızca odayla sınırlanamayacağını,insanın her türlü kuşatılmışlığının,kendi kendini daraltışının,başka olaylara bağlayamadığımız her olayın,dahası ülkelerin,ülkelerin bulunduğu dünyanın,dünyanın ve gezegenlerin dönüp durduğu evrenin de bir oda sayılabileceğini mırıldandı.."
*"..Bildiğim şu ki,etten kemikten ve bıkkınlıktan ibaret kaskatı bir gerçektim.Üstelik,gerçekliğimi bir başına doğrulayacak ölçüde anlaşılmaz bir sıkıntıya kapılmıştım ve kendime kendim arasında uzanan o kat edilmez boşlukta yapayalnızdım.."
*"..Her şeyi bilmek için erkendi belki,bilmeler yaşamalardan geçerdi ve biz önce yaşayacaktık.."
*"..Sanki hatırlamak fiili parmak uçlarıma bağlıymış gibi.."
*"..Öfkeli bir pişmanlık tanrıçası gibi gezinip durmaktan usandım da bütün seslerimi içime topladım artık ben.."
*"..Onun,içi boş sözcüklerden oluşan tümceleri öfkeli bir sesle hiç düşünmeden ortalığa saçıp savurması beni kaygılandırmaya başlamıştı.Üstelik,bir insanın sözcüklere bu denli umut beklemesini ilk kez yadırgıyorum.."
*"..dalgınlığına demirlidir her zaman,gitse gitse kararsızlıklarına gider arada bir ve hep pişmanlıklarından döner gelir kendine.."

11 Ekim 2016 Salı

Arka Kapak Eylül Sayısı/JOSE SARAMAGO📚


Arka Kapak Eylül sayısında yine dopdolu🤗 Dosya konusu Jose Saramago. Saramago kehanetlerin yazarı olarak tanınıyor. Üslubunda alogoriden çokça faydalanan Saramago,masalsı bir gerçeklikle yoğurduğu diliyle kendini herhangi bir kalıba bağlı kalmak zorunda hissetmez;ironik ve mizahi bir üsluba yer açar.
Kitaplarında nokta ve virgülden başka noktalama işareti olmaması,kahramanlarına isim vermemesi gibi değişik teknikleri farklı bir dili var yazarın.Kitapları başta korkutsa da akıcı bir şekilde ilerliyor.Bilinmeyen Adanın Öyküsü ve Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ile ilgili yazılarıma bakabilirsiniz. :)

"Başka bir gezegene,oradaki kıyıların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık,milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor.Mars'a gitmek,yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor." Jose Saramago,1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığı törendeki konuşmasında söylüyor bunları.


•Kitaplarındaki tablolar ne kadar karanlık olsa da,Bilinmeyen Adanın Öyküsündeki Kral gibi,ellerindeki bütün iktidar güçleriyle, "Saçma,bilinmeyen ada kalmadı artık." diyenlere karşı biz yine de,bilinmeyen adayı aramak için tekne isteyen adamın, "Bilinmeyen ada kalmadığını nereden biliyorsun?" cevabını verebilecek özgüvene ve umuda sahip olalım istiyor.


Arka Kapak'ın 12.sayısı yani 1.yılı.Bu sayısıyla kadroya Ali Ural da katılmış.Ali Ural'ı görmek beni çok sevindirdi.Sevgili Dost mektuplarıyla tanıdığım yazar çok içten bir yazıyla merhaba demiş bizlere.Cengiz Aytmatov'dan Dede Korkut'a anne ve babalarımızın değerini,aidiyet meselesini çözemeyen bir milletin sürükleneceği akıbeti bizlere göstermeye çalışmış.İlerleyen sayılardaki yazılarını da merakla beklemekteyim.


"Ey annelerini unutmayan çocuklar!Ey bu toprakların izzetli günlerini arkeolojik bir kazı yapar gibi değil eve döner gibi arayanlar!Anneniz "Neredesin?" diye seslenirse size bir gün,Sarı-Özek bozkırında "Adını biliyor musun?Kim olduğunu biliyor musun?Babanın adı Dönenbay!Dönenbay!Dönenbay!" (Gün Olur Asra Bedel) diye öten dönenbay kuşunu hatırlayıp "Buradayım!" deyin...





Ayraca Tarık Tufan röportajı,Haydar Ergülen,Enis Batur,Kemal Varol,Feridun Andaç gibi önde gelen isimlerin yazıları mevcut.Keyifle okuduğumu söyleyebilirim.Kitap incelemeleri,film incelemeleri,yazar incelemeleri,karikatürden futbola her şey var bu dergide.

Önümüzdeki Ekim sayısında Peyami Safa ile görüşmek üzere:)