11 Şubat 2017 Cumartesi

Az Kitap Yorumu/HAKAN GÜNDAY📚

"Eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa , bunu bilmeye gerek yoktu. O dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı. Eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa, bunu bilmeye gerek yoktu. O dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı."



Merhaba Arkadaşlar,
Hakan Günday ismini çok duyduğum,merak ettiğim yazarlardandı.Az kitabı ile yazarla tanışmış oldum.Kitap iki farklı hayatı anlatıyordu.İki farklı A'dan Z'ye şiddet üzerine kurulmuş hayatlar.Tahmin edersiniz ki sonunda bu iki hayat karşılaşıyorlar.
Yani kitap iki bölümden oluşuyor.İlk bölümü okurken kitabı neredeyse bırakacaktım.Bir insanın başına kötü neler gelebilir?Bu sorunun en kötü cevaplarından biri gibiydi Derda'nın hayatı.İlk bölüm tamamıyla +18'di. Kitabın bu şekilde olduğunu bilseydim,ilerleyen zamanlarda okurdum.Bunu göze alarak başlamanızı tavsiye ederim.Aynı zamanda bolca argo kelime de mevcut.Başladığım için bitirme ihtiyacı duydum.Kitapları yarım bırakmayı sevmiyorum.
İkinci bölüm ise daha çok ölüm ve öldürmek üzerine kurulmuş.Ve edebiyatımızın en önemli yazarlarından Oğuz Atay konu edinilmiş.İkinci bölümü okurken iyi ki okumayı bırakmamışım dedim.
Kitabı okurken ilginizi çeken şeylerden birisi olması imkansız tesadüflerin gerçekleşmesi.Ama zoraki tesadüfler değil de yazar bilerek o şekilde yazmış gibi.Bu şekilde hissettirdiği için bu tesadüfler beni rahatsız etmedi,normalde hiç sevmem.
Bunun dışında kitapta altı çizilecek ve çok çok güzel cümleler var.En sevdiğim kısım buydu.Yazar kurguyu tamamen doldurmuş,kafanızda bu karaktere ilerde ne olmuştur diye bir soru kalmıyor.Sadece İsa'nın anlatamadığı hikayesinin devamını merak ediyorum.Okuyanlar anlamıştır:))
Dediğim gibi yaş sınırlaması olması gerektiğini düşünüyorum.
Farklı bir kurgu okumak isteseniz tavsiye ederim.
En kısa zamanda Oğuz Atay'ın kitaplarını okumak istiyorum:)
Herkese keyifli okumalar..






*"Çünkü Oğuz Atay'ı da okudum. Seni de tanıdım... 
Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az... 
Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece 2 harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi. 
Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorumi demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir."


*"Doğru söylüyordu. En azından doğru söylediğini düşünüyordu. Çünkü dünyanın en çabuk geçen, geçer geçmez de en hızlı yakalanılan hastalığına sahipti: Umut."


*"O günden sonra Derda, hücre hücre öldü ve gün gün yaşlandı. Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. Ve korkuyu beklemek, korkudan beterdi. Bir zamanlar, birinin yazdığı gibi..."

*"Ve herkes görünene aldanmaya hazırdı.
Çünkü görünene aldanmak, hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı."

*"Herkesin öyle bir hikâyesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?"

*"Bu hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. Biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı."


*"Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir kişinin az olması demekti. Öğreniyordu Derda... Ne kadar az, o kadar iyi..."

*"Derdâ, eroinin deneme sürüşü dönemini yaşıyor ve önündeki kitaplardan okuduğu bütün dil bilgisi kurallarını aklında tutabiliyordu. Ancak eroinin deneme sürüşü biraz farklıydı. Bütün markalarda arabayı deneyip sonra da satın almadan kenara çekip inebilmek mümkündü. Ama eroin marka bir arabanın deneme sürüşü, ancak bir kazayla sonlanabiliyor ve içindeki hâlâ hayattaysa bir de o hurdayı satın alması gerekiyordu. Yani hayatta kalmanın bedelini ödemesi. Hayat boyu o hurdaya bir daha binmemek için çırpınmaktan ibaret bir bedel."


*-"Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini bir şeye adayabilir ki?"
+"Onu da göreceksiniz !" demişti bina.
-"Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?" diye söze girmişti Kızılderili. "Onlar ne olacak?"
+"Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!"






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder