"Sineklerin Tanrısı kahkahalar atarak ," Sen biliyordun değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun?(...) Her şeyin bozulmasının nedeniyim ben . Bunu biliyorsun değil mi?"
Merhaba arkadaşlar,
İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler serisinin ilk kitabı Sineklerin Tanrısı'nı okudum.Kitap atom çağında savaştan kurtarılmaya çalışılan bir grup çocuğun daha güvenli alanlara gönderilirken uçaklarının kaza yapması sonucu bir mercan adasına düşmeleriyle başlıyor.Yaşları 6-12 arasında olan çocuklar adayı resmen bir cehenneme dönüştürüyorlar.
Çocuklar konu edinildiği için bir çocuk kitabı olarak algılanabilir ama sakın küçük çocuklarınıza okutmayın zira bir canavar yetiştirebilirsiniz.
Kitap akıcıydı,merakla okudum.Kitabın başlığındaki Sineklerin Tanrısı insanın içindeki kötülüğü simgeliyordu.Çocukların benliklerini kaybetmeleri,hırsa,hükmetmeye,iktidarın gücüne kapılmaları ve giderek daha da kötüye gitmeleri..
İkinci dünya savaşı sırasında yazılan bu kitap çok büyükte bir eleştiri aslında.
Bu kötülük,vahşilik çocukların üzerinden anlatılarak daha çarpıcı bir şekilde okuyuculara sunulmuştu.Her bir karakter farklı duyguları,kesimleri simgeliyordu.Her karakterden farklı dersler çıkarılabilir.
Ralph , Jack , Domuzcuk ...Her bir karakter beni çok düşündürdü.Ve ciddi anlamda iz bırakan kitaptı.Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim..En kısa zamanda filmini de izleyeceğim..
"Sineklerin Tanrısı", günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir. Konusu, R. M. Ballantyne'ın Mercan Adası gibi eşsiz bir mercan adasının cenneti andıran ortamında başlayan bu roman, çağdaş toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılışındaki köklerini göz önüne sermek amacıyla Mercan Adası'ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelişir. Uygar insanın yüreğinde gizlenen karanlığı deşerken "Sineklerin Tanrısı"; daha çok Conrad'ın kısa romanı "Karanlığın Yüreği"ni andırır. Golding'in romanındaki çocuklar da başlangıçta tıpkı Kurtz gibi, uygar toplumun baskılarından uzak bir örnek düzen kurmak isterlerken, gitgide hayvanlaşır, korkunç bir kişiliğe bürünürler. Bu yönüyle Sineklerin Tanrısı'nın Mercan Adası ile öbür ıssız ada serüvenlerinden ayrıldığı en önemli nokta, ıssız ada yaşamının çetin güçlüklerini ya da mutluluğunu anlatmaktan daha çok, bir insanlık durumunu, kişiler arasındaki çatışma aracılığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır."(ARKA KAPAK)
"Sanki iktidar, bilekleriyle dirsekleri arasındaki kabaran kaslarına yerleşmişti. Sanki otorite, küçük bir maymun gibi omuzuna tünemiş, kulağının dibinde geveze geveze konuşuyordu."
"Dahası da var. Kimi zaman benim de umurumda değil. Ya ben de ötekiler gibi olursam.. Ya ben de umursamazsam. O zaman ne oluruz biz ?"
"Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız."
"Belki... bir canavar vardır… Belki o sadece biziz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder