Merhaba Arkadaşlar,Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat,Stefan Zweig'den okuduğum üçüncü kitap.Olağanüstü Bir Gece'deki gibi bunda da burjuva hayatı yaşayan soylu bir insanın,bu sefer bir kadının yirmi dört saat içerisindeki değişen hayatını,hislerini okuyoruz.
Betimlemeler,kullandığı kelimeler her biri ayrı ayrı etkiledi beni.Okurken resmen etkisi altına alıyor yazar.Çok ince bir kitap olmasına rağmen arada bir ara verme gereği duydum. Uzun betimlemeler vardı.İnsan tutkularını,duygularını derinlemesine betimlemelerle büyük bir ustalıkla yazmış Zweig. İnsanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların,hislerin etkisi..
Herkes gibi benim de hayranlık duyduğum bir yazar Stefan Zweig.Kesinlikle tanışmanızı tavsiye ederim.Tüm kitaplarını okumak ümidiyle:)
"...ben bir bireyim, neden gönüllü olarak savcı rolünü üstlenmem gerektiğini anlamıyorum. Ben savunmadan yanayım. Şahsen insanları infaz etmektense onları anlamayı seviyorum."
"Yalnızca tutkunun ne olduğunu hiç bilmeyen insanlar,nadiren bu duyguyu tattıklarında,belki de bu kadar çığ gibi ani,kasırgaya benzer tutku patlamaları yaşıyorlar."
"Yalnızca kısa bir süre,bir an için bu acı dizlerimin bağını öyle çözdü ki nefessiz,cansız ve sanki ölecekmiş gibi bir duyguyla o banka yığılıp kaldım.Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır,yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler;çünkü yaşama arzusu,düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder